İlk günün yorgunluğunu hostelde küçük bir uykuyla bir nebze olsun attıktan sonra, 28 Ocak gününün erken saatlerinde Google heyecanıyla uyanıyoruz.
İlk durağımız Campus TLV. Startupların merkezi niteliğindeki bu kampüs, yüksek bir binanın 34. katında bizleri ağırlıyor. Girişim ekosistemini desteklemek için Campus TLV, girişimcilik konulu tüm etkinliklere ücretsiz mekan ve girişimcilere çalışma ortamı sunuyor.
Buraya Çarşamba günü gelerek bir taşla iki kuş vurmuş oluyoruz. Neden derseniz, Google girişimlerinin bir araya gelip fikir alışverişinde bulunmasına imkan sağlayan Startup Wednesdays etkinliği, isminden anlaşılacağı üzere her çarşamba bu ofiste gerçekleşiyor. Biz de bu sayede hem Google’un inovatif atmosferini soluma hem de startupların tecrübelerini dinleme fırsatını yakalıyoruz.
Tropikal meyvelerle dolu Google mutfağı karşılıyor bizleri girişte. Sağlığına dikkat edenler için meyve ve salatalık ağırlıklı diyet ürünlerinden, ağzının tadından taviz vermeyenler için et yemeklerine ve tatlılara kadar envai çeşit yiyecek cennetinin içinde buluyoruz kendimizi.
Google’ın iş mutfağına gelecek olursak; çalışma ortamına lezzet katan en önemli unsur, inovatif projelere kapı açan yaratıcı fikirler. Google Ortadoğu, Afrika, İsrail ve Türkiye Bölgesi Kamu İlişkileri Direktörü Doron Avni ve Google Ülke Pazarlama Müdürü Alon Chen bizlere Google’un inovatif fikirlerinin altında yatan faktörlerden bahsediyor. Bu faktörleri 8 başlık altında toplamak mümkün:
Gerek Google çalışanları, gerek girişimciler; Campus TLV’de kayıtsız şartsız herkesin ağzından çıkan ortak bir cümle var:
“Think out of the box.”
8 maddenin özeti niteliğindeki bu cümleyi duyduktan sonra, “Bütün dünya buna inansa, bir inansa, hayat bayram olsa…” demekten alıkoyamıyor kendini insan.
İnovasyonu, hayatlarının doğal bir parçası haline getirmiş Google çalışanlarının gerçekleştirdikleri projeler heyecan verici. Örnek vermek gerekirse, “eğer trafik kazalarının önemli bir çoğunluğu insan faktöründen kaynaklıysa bu faktörü ortadan kaldırmak gerek” diyorlar ve Google X takımının geliştirdiği en nefes kesici inovasyonlardan biri olan “self-driving car” ortaya çıkıyor. Aynı zamanda Google Knowledge Graph ve Art Project gibi değerli projelere imza atan Cultural Institute de uzun uzadıya incelenmesi gereken Google projelerinden birkaçı.
Google’ın inovatif havası çalışma ofislerine de yansımış durumda. Her çalışma odası kendine özgü bir konsept ile yaratılmış. Bir oda ortadoğunun çöl iklimi etkisiyle kahverengiye bürünmüşken, başka bir odada portakal ağaçlarının olduğu yemyeşil bir ortam, bir başka yerdeyse akdeniz iklimini yansıtan plaj konsepti mevcut. En ilgi çekici olan, üst kattan alt kata saniyeler içinde inmeyi sağlayan kaydırak. Geçmişe yolculuk yaptırarak çocukluğumuzun yaratıcı günlerine geri götürüyor bizleri Google.
Ofis turundan sonra, Startup Wednesdays etkinliği kapsamında bir araya gelmiş start-uplarla tanışma fırsatımız oluyor. Bu ortamda internetten güvenlik sistemlerine, eğitimden sosyal girişimciliğe kadar her alanda girişim örneklerine rastlamak mümkün. (Aşağıdaki görsel, Sina Afra’ya aittir.)
Benim ilgimi en çok çeken ise, okurların ihtiyacından yola çıkmış ScanMarker isimli kalem. Bu kalem, lazer teknolojisiyle kitaptaki yazıyı bilgisayara aktarmakla kalmıyor, aynı zamanda Google tabanlı çeviri ve seslendirme özelliklerini de kullanıcılarına sunuyor. (Kısa günün karı: Verdiğim feedbacklerin ardından ScanMarker CEO’su Regen Reuven, yakında piyasaya sürecekleri yeni ScanMarker ürününü hediye etti bana. Kalem adresime ulaştıktan sonra merak edenlerle deneyimlerimi paylaşmaktan mutluluk duyarım.)
Öğle yemeğiyle enerjimizi topladıktan sonra, Google’ın kendi bünyesine kattığı üç başarılı girişim örneği karşılıyor bizleri.
İlki, dünyanın en büyük topluluk tabanlı trafik ve navigasyon uygulaması olan Waze. Kurucularından Ehud Shabtai, bize projesinin detaylarını anlatıyor. Waze, kullanıcılardan toplanan anlık GPS verilerini akıllı bir harita üzerinde gösteren bir uygulama. Bu sayede; trafik sıkışıklıkları, kazalar, yol çalışmaları ya da polis çevirmelerinin yerlerini sunarak kullanıcılarına zaman ve yakıt tasarrufu sağlıyor. 2013 yılında 1.1 milyar dolara Google bünyesine katılan Waze’in Türkiye’deki kullanıcıları genellikle Ankara ve İzmir bölgesinde yoğunlaşmış durumda.
Şimdi ise SlickLogin kurucularından Eran Galili ve Ori Kabeli karşımızda. 2013 senesinde kurulan SlickLogin; bankacılık işlemleri gibi güvenliğin büyük önem taşıdığı konularda, ultrasonik dalgalar ve akıllı telefon yoluyla kullanıcılarına ikinci güvenlik katmanı sunuyor. Google’ın çok ilgisini çekmiş olacak ki; 2014 yılında, yani şirketin kurulumundan yalnızca 1 yıl sonra, açıklanmayan bir meblağ ile SlickLogin’i satın alıyor Google. Bu derece büyük bir başarıya imza atmış bu iki girişimcinin tavsiyelerini sizlerle paylaşmak istiyorum:
- “Do or do not there is no try”
- Your most important asset is time.
- Keep lean.
- Keep close to your customers.
- Don’t forget to get feedback.
- Know your partner.
- Stay focused.
- Expect good things to happen.
- Do great things for small group.
- Know your target.
SlickLogin’in ardından Ariel Rosenstein, gelişmiş bir web analitik servisi olan SimilarWeb ile tanıştırıyor bizleri. 2009 senesinde kurulan SimilarWeb, website ve mobil uygulamaların veri analizini sunuyor ve bu siteleri benzer kategorideki rakipleriyle karşılaştırma olanağı sağlıyor. Yeni bir iş fikrine sahip veya rakiplerinden bir adım öne geçmek isteyen tüm girişimcileri büyük bir araştırma yükünden kurtaran SimilarWeb, pazar araştırmalarının bir numaralı aracı niteliğinde.
Sonuncusu ve bana göre en etkileyicisi ise MEET adlı sosyal girişim projesi. Bu proje, bölgenin tamamına yayılırsa yüzyıllardır Ortadoğu’yu kasıp kavuran tüm savaşları yok edecek türden. 2014 yılında kurulan MEET (Middle East Entrepreneurs of Tomorrow), Filistin ve İsrail’de 15-17 yaş aralığındaki gençlere girişimcilik ruhunu aşılayarak sosyal bilinci yüksek nesiller yetiştirmeyi amaçlıyor ve bu gençlerin aralarında profesyonel iş birliği kurmalarını sağlıyor.
MIT tarafından desteklenen bu projede, liderlik potansiyeli taşıyan gençler 3 yıl boyunca hem sosyal hem teknik anlamda eğitim alıyorlar. Takım arkadaşlarını bu program sayesinde bulan öğrenciler, eğitimin son senesinde girişim fikirlerini hayata geçiriyorlar. Ayrıca 3 yılın sonunda mezun olup, kendilerinden sonra gelenlere mentörlük yapıyorlar. Mottoları ise tüm programı özetler nitelikte:
Palestinians + Israelis + MIT + Tech + Leadership = MEET!
MEET’in önyargıyla örülen tüm duvarları nasıl yıktığını görmek istiyorsanız:
Etkileyici bir sosyal sorumluluk projesi ile Google – Campus TLV ziyaretini sonlandırıyoruz. Şimdi ise İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Emmanuel Nahshon ile akşam yemeği için yola koyulma vakti.
One response to “Girişimcilik Vakfı İsrail Gezisi : 2. Gün – Google Tel Aviv Ofisi ve Startup Wednesdays”
Bir israilli tarafından suikast sonucu hayatını yitiren Izak Rabin (http://tr.wikipedia.org/wiki/İzak_Rabin) de barışı istiyordu. Sonuç nefret her zaman insanları etkilemek de en iyi silah olmuştur. Umarım tarih bir daha tekerür etmez …